Ölüleri Diriltmek: Hz. Musa ile Adrenalin Vuruşu Ölüleri Diriltmek: Hz. Musa ve İsrailloğullarında adrenalin ile ilk "Ölü Canlandırma" hikayesinin bilimsel doğruluğu Biliyoruz ki, kalbi durmuş olan birine adrenalin iğnesi vurarak, onu tekrar canlandırabiliriz. Bu pek çok filme de konu olmuş bir gerçek. 1994 yılına ait Quentin Tarantino'nun John Travolta'lı filminden kısa bir sahne ekliyorum. Görmek isterseniz, videonun üç dakikalık kısmını yazının sonunda izleyebilirsiniz: Peki, bu filmdeki gibi olmasa da, bunu tarihte ilk uygulayan kişinin Hz. Musa olduğunu duydunuz mu hiç? Duymadınız, çünkü ilk defa açıklanıyor. Adrenalin iğnesi gibi bazı steroidler ve diğer ilaçlar, İNEKLERİN ADRENAL BEZLERİNDE (böbrek üstü bezlerinde) bulunan kimyasallar kullanılarak elde edilirler: BUZAĞI ADRENAL MEDULLASINDAN ADRENALİN TEMİNİ İneklerden adrenalin temini hususu yüz yılı aşkın bir süredir biliniyor. Bilim çevrelerinde "adrenalin avı" diye adlandırılan bir dönem bile yaşanmış 1900'lerde, hem Japonya'da hem Avrupa ve Amerika'da. Benzer çalışmalar bugün de devam ediyor. Modern tıp ne kadar ilerlemiş olursa olsun, hormonlar konusunda başarılı olduğunu söylemek için henüz çok erken; daha çok yol var katedilmesi gereken. 2007 yılından bir örnek; Amerika Milli Bilim Akademisi araştırması Bağlantısını yukarıya kopyaladığım söz konusu araştırmayı ana başlıklarıyla yazıyorum: A) Kromafin (Chromaffin) hücreleri, hücre içi granüllerde depolanan ve strese yanıt olarak salınan dolaşımdaki adrenalin, noradrenalin ve endorfinlerin ana kaynağıdır. B) SONUÇ: İNEK/BUZAĞI Chromaffin Hücreleri (adrenalin) Laboratuvarda Büyüyebilir.
Aşağıdaki resimde insan böbrekleri ve böbreküstü bezleri görülüyor. Altın gibi sarı olanlar "Adrenalin Glandları" yani adrenalin üreten "böbrek üstü bezleri"
Adrenalin özü, kesilen ineklerin ve koyunların adrenal bezlerinden yapılan bir kimyasaldır. Adrenal bezler belirli hormonları üretir. İnsanlar özü ilaç olarak kullanır. Ağızdan alınabilir, dil altına konulabilir (dilaltı olarak kullanılır) veya damarlara enjekte edilebilir (damardan verilir). İNEK - SAPSARI RENK - BULUP KESMEK - ONU ÖLENE UYGULAMAK
Kuran'da ikinci sırada yer alan BAKARA (İNEK/SIĞIR) suresinde, sağlıklı, sağlam ve sakin bir ineğin kesilerek onun sarı renkli böbreküstü bezlerinin bulunması ve kesilip alınması anlatılıyor. O zamanın insanları için karışık bir durum olduğundan, kesecekleri şeyin ne olduğunu anlamak üzere Hz. Musa'dan defalarca detaylı açıklama istiyorlar. Hz. Musa da bu detayları Yüce Allah'tan vahiy ile alarak onlara tarif ediyor. Ayetleri okuyan hiç kimse -ben dahil- bu yazdıklarımı bugüne değin düşünmemişler çünkü Kuran bize çoğu şeyi analojik/allegorik yollarla tarif ediyor, bilimsel gerçekleri birebir uygun benzetmelerle açıklıyor ve zamanı gelmemişse kimsenin bunları farketmesi mümkün olmuyor. Biz bir şey bulmuyoruz aslında, vakti gelmişse bulmamıza izin veriliyor fakat unutmayalım ki -Allah'ın dilemesi dışında - ancak bilerek arayanlar bulabilirler: Kuran'daki ifade ile "ancak bilim/ilim sahipleri anlar bu ayetlerdeki gerçeğin/doğrusunun ne olduğunu". Toplamda yedi ayet ile anlatılan olayları beraberce okuyalım, ilk beş ayet ineğin kesilmesiyle son iki ayet ise öldürülmüş birinin diriltilmesiyle ilgilil iki ayrı olay: BAKARA SURESİ 67 - 73 67- Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir bakara (sığır) boğazlamanızı emrediyor. Onlar da "yaa, sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?" dediler. Musa da: "Böyle cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım." dedi. 68- Onlar, "Bizim için Rabbine dua et, her ne ise onu bize açıklasın." dediler. Musa, "Rabbim buyuruyor ki, o ne pek yaşlı, ne de pek taze, ikisi arası dinç bir sığırdır, haydi emrolunduğunuz işi yapınız." dedi. 69- Onlar, "Bizim için Rabbine dua et, rengi ne ise onu bize açıklasın." dediler. Musa, "Rabbim buyuruyor ki, o, bakanlara sürur verir, sapsarıdır" dedi. 70- Onlar, "Bizim için Rabbine dua et, o nedir bize iyice açıklasın, çünkü o bize biraz karışık geldi, bununla beraber Allah dilerse onu elbette buluruz." dediler. 71- Musa, "Rabbim buyuruyor ki o, ne çifte koşulup tarla süren, ne de ekin sulayan, ne de salma gezen ve hiç alacası olmayandır". Onlar da: "İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun." dediler. Nihayet onu bulup kestiler. Az kaldı yapmayacaklardı. 73- İşte bundan dolayı, onun bir parçası ile ona (ölüye) vurun, dedik. Allah ölüleri işte böyle diriltir ve size âyetlerini gösterir, belki aklınızı başınıza toplarsınız.
Yukarıda anlatılan "inek kesilmesi" hikayesi ile ardından 72. ve 73. ayetlerde aktarılan "bir adam öldürülmesi (cinayet)" olayı arasında kısa bir süre geçmiş olması lazım. Olayların anlatılış sırası da zaten önce dinç ve sağlıklı bir ineğin ve sapsarı birşeyin kesildiğini, daha sonra da öldürülmüş birinin diriltildiğini bildirerek, bu iki ayrı olayın birbiriyle ilişkili olduğunu söylüyor. İneğin sapsarı adrenal (böbreküstü) bezinden elde edilen adrenalin hormonunun, bir süre sonra kullanılmak üzere hazırlanmış ve bir kenarda saklanmış, muhafaza edilmiş olması gerekir. Yüce Allah olacakları önceden bildiği için, hem şu anda bize hem de o zamanki İsrailoğullarına yüceliğini ve ilmini gösterip, onların da bizim de imanımızı pekiştirmek üzere "doğal yollardan bir ölüyü diriltmeyi" ve böylece onun da cinayeti işleyen, kendisini öldüren kişiyi/kişileri ve belki sebebini de haber vermesini naklediyor bize. Yani, Yüce Allah bir taraftan geleceği bildiğini ortaya koyarken diğer taraftan o çağlarda bilinmesi imkansız bir olayı mucize gibi insanlara gösteriyor. Şimdi de bu yazı ile bunun "bilimsel bir gerçek" olduğunu bulduğumuza göre, Kuran'da anlatılanların masal veya uydurma değil, tamamen doğru ve bilimsel bir gerçek olduğunun bir kanıtı olarak bizlere sunuluyor. İneğin kesilmesi olayını, başkalarının zannettiği gibi "sapsarı bir ineğin kesilmesi" olarak görmek mümkün olmadığı gibi, başka ayetlerde anlatılan "altından böğüren inek" yapılması hikayesiyle de örtüştürmek pek mümkün değil. Çünkü "altın inek" ile ilgili ayetlerde aktarılan bilgiler ışığında, ineğin kesilmesiyle ilgili ayetlerdeki cümleler bu iki olayı birbirine bağlamayı imkansız kılıyor. Burada mantık ve detay çalışması vermeyeceğim, itiraz eden olursa gerekli açıklamaları seve seve yaparım. Ne demek "onun bir parçasıyla ona vurun"? Elde edilen adrenalin hormonunun bir kısmını ölü adama enjekte edin. Biz de "iğne vurmak" diyoruz. Binlerce yıl öncesi için "enjeksiyon yapmak" adına Linguistik çalışmaya gerek bile yok. Kuran ayetlerinden (aynı ayetlerden) hem "iman/inanç" esaslı prensipler çıkarabilirsiniz, hem de "bilimsel kanıtlar" bulursunuz. Genellikle bu kanıtlar evrenin ve insanın yaratılışı ve işleyişiyle ilgili oluyorlar. Stres altındayken adrenalin kana karışarak insana/hayvana "kaç veya savaş" şeklinde bir doping verir. Bu hormonları üreten organda bol bol adreanlin bulmak, kana salgılanmadığından emin olmak için "sakin, rahat, sağlıklı ve sağlam bir ineği" seçmeleri gerekiyor. İneğin 71. ayetteki tarifine dikkat ettiniz mi? Önce "ne olduğunu bize açıklasın" sonra "bize biraz karışık geldi, daha da açıkla" ve nihayet "rengi ne" gibi sorularla aslında "böbreküstü bezi, sapsarı adrenalin glandı tam olarak tesbit edip, bulup onu kesip almayı" öğrenmek ve kendilerine verilen emri hakkıyla yerine getirmeye çabalıyorlar. Bunun ardından, adrenalin elde etmek için yapmaları gerekenler de kendilerine tam olarak açıklanmış olmalı. Elbette burada bize olayın tamamı, ne olduğu haber verilmiyor yoksa "dünyadaki sınavın" bir anlamı kalmazdı. Buna inanacak ve ne olduğunun da zamanı gelince bulunacağını bileceğiz: İman etmek budur. Nihayetinde tekrar tekrar buluyoruz gerçeği ve diyoruz ki "Kuran bize Yaratıcı'dan gönderilmiştir". Bu bir sınav unutmayın, sorunun doğru cevabı da "evet, inanıyorum" demek ve "vicdanlı, yardımsever, barışsever olup gereğince yaşamak". Yanlışa sapmayın, inkar etmeden önce derin derin düşünün. Burada da birkaç saniyelik güzel, artistik bir çalışma yapılmış Kalbin ful işleyişi bile kodlanmış Kuran'da, EKG'nize kadar görebilirsiniz: ==> KardiyoVasküler Sistem Çözümlemesi Yaratıcıya/Allah'a inanmayan insanlar, Kuran ayetlerinde aktarılan bu türden olayları "saçma sapan" imkansız masallar diye nitelendirip, aynı İsrailoğullarının "bizimle alay mı ediyorsun" demelerinden farksız bir şekilde alay ederek, "bu saçma(!) masalları" Yaratıcı'yı inkar etmelerine bir delil olarak sunma uğraşında olurlar. Bilimsel karşılıklarını verdiğimizde ise, kibirlerine dokunacağı için "bu tesadüftür" gibisinden bir tavır sergilerler. Bilimde tesadüf yoktur, ayrıca tek bir kitaptan size yirmiden fazla bilimsel kanıt sundum, kaç tanesi tesadüf olabilir? İhtimaller hesabı yapmasını biliyor musunuz? Allah'a ve Kuran'a inanan insanlar ise bunları "sadece Allah'ın yapabileceği" olağanüstü mucizeler zannediyorlar ve esasen bunda bir sakınca da yok zaten, sonuçta Allah ne dilerse yapar, ancak... bize "gelecekte görüp teyit edeceğimiz" şeyleri yani bizim de yapabileceğimiz veya en azından prensibini bulacağımız bilgileri önceden haber veriyor ki onları bulduğumuzda, Kuran'daki karşılıklarını görüp Yaratıcıya/Allah'a kesin bir şekilde inanalım. Aynı adrenalin ile canlandırma konusunda yaptığı ve benim de nörolojiden embriyolojiye, fizikten kozmolojiye farklı bilimsel konularda benzerlerini defalarca örneklediğim gibi, sitede bulup okuyabilirsiniz. Evet, herşey doğal bir şekilde cereyan etmektedir. Yüce Allah bize bunu gözümüze sokarak göstermektedir: "bilimde ilerleyip bulduklarınızı, ben size binlerce yıl öncesinden haber veriyorum, kesin bilimsel kanıtlar sunuyorum" diyerek ardından da soruyor "hâlâ inanmayacak mısınız?" Ben de sormadan edemiyorum: "Hâlâ inanmayacak mısınız?" İnanan ya da inanmayan herkese, Hepinize Kalpten Selamlar, Sevgiler | ||
3677 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |