Yağmur yağdığında, şimşekler çakıp yıldırımlar düştüğünde ve topraktan binbir çeşit ürün çıktığında, çocukların bile bildiği doğal olaylar anlatılıyor değil mi.

Bu doğa olaylarının bahçenizde değil de beyninizde ve bedeninizde olanları, "düşünce, karar ve inançlarınızın ortaya çıkışını" anlattığını söylesem şaşırır mısınız? Şaşılacak bir şey yok, hepsi bilimsel konular. Bulup bildiklerimiz şöyle dursun, henüz aklımıza bile gelmemiş olan bilimsel gerçekler anlatılıyor Kuran'da. Bir tarafta doğada gördüklerimiz tarif edilirken, bir taraftan bizi, kendimizi anlatıyor, yüzde yüz kesin analojilerle.

R'ad 13. O, size, korku ve ümit içinde şimşeği gösteren, yağmur yüklü ağır bulutları meydana getirendir.

Şİmşek-Yağmur-Ümit-Korku = Her türlü Düşünce ve bu düşüncelerin sebep olduğu ya bir ümit ya da bir endişe....

Görelim mi beynimizdeki ve bedenimizdeki bu bulutları şimşekleri, yağmurları, yıldırımları:

Aşağıda yağan yağmurların ne olduğunu tahmin ediyorsunuz değil mi? Nöronlar: Düşüncelerinizi ve kararlarınızı oluşturan yağmurlar.

Beynimizdeki bir nöron aksonundan diğer nöronun dentritine sinyaller gönderiliyor, düşünceler oluşuyor ve bu düşünceler ya bir endişeye yol açıyor ya da bir umuda. Neye inanıp inanmayacağımız konusunda da aynı sistem işliyor. Gerek söylenen bir söze gerekse yaratıcıya olan inanç da aynı sistemle ortaya çıkıyor. İnanmayı seçer ya da şartlanmamış bir şekilde değerlendirirseniz, yaratan size varlığının doğruluğu hakkında deliller sunuyor. İnkar etmeyi, inanmamayı seçerseniz de sizi bu yanlış yolda, sürümcemede bırakıyor. Seçim tamamen insana bırakılmış.

R'ad 13.  . . . İnkâr edenlere De ki: 'Şüphesiz Allah, dileyeni şaşırtıp-saptırır, kendisine saf/katıksızca yöneleni de dosdoğru yola yöneltip-iletir.'

Bir süredir "Çekim Yasası -Law of Attraction" diye ortalığı kasıp kavuran bir akım var ya hani, evrene pozitif şeyler gönderin ki o da size pozitif şeylerle dönsün gibisinden.

Gördünüz mü bu akımın gerçek sahibi kimmiş...  Bazılarının çağdaşlık dedikleri şaşkınlıkla "Evren" zannettiği yüce Allah bunu bize tam 1400 yıl önce en güzel şekilde bildirmiş zaten: Pozitif/iyilik düşünerek yaklaşırsanız doğru yola iletilirsiniz. Kötülükle/negatif yaklaşırsanız da şaşırır, yanlışa saparsınız". Bunu gerçekleştirecek olan "evren" değil, evreni yaratan "Allah'tır".

R'ad 14. Gök gürültüsü, O'nun sınırsız kudretiyle gerçekleşir. Melekler de duydukları saygıyla görevlerini icra ederler. O, yıldırımları gönderip onları dilediğine isabet ettirir.  Onlar ise hâlâ Allah hakkında birbirleriyle tartışıp, ileri geri konuşurlar. Hâlbuki O, azabı çok şiddetli olandır.

Yukarıdaki ayeti okuyunca doğrudan aklımıza gelen gökteki bulutlar ve yıldırım olacaktır. Fakat ayette ifade edilen "tartışmak, ileri geri konuşmak" neyin göstergesidir? Düşünmenin ve karar vermenin değil mi. Peki bu süreçler havada dışarıda mı oluyor yoksa beyninizde ve bedeninizde mi? Demek ki Kuran'da geçen gök gürültüsü ve yıldırımlar da beynimizdeki bu süreci anlatıyorlar, aynen bilimin kanıtladığı şekilde hem de. 

Ayette anlatılanları bu yazımızdaki kapsam ve katmanda animasyon olarak bir görelim; sinir sistemimizde nöronlardaki aksonlarla dendritler (iki nöron) arasında geçen müthiş bir iletişim süreci: Şimşek-Bulut-Yağmur. Animasyonun yavaş olmasına aldırmayın, bu olay siz daha gözünüzü bile kırpamadan gerçekleşiyor.

BU DEĞİL

İŞTE BU

R'ad 17. Allah gökten bir yağmur indirdi de vadiler kendi miktarınca sel oldu. Sel de, üzerine çıkan bir köpük yüklenip götürdü. Bir de süs eşyası veya âlet yapmak için, ateşte üzerini yakıp erittikleri madenlerden de bunun gibi bir köpük (posa) vardır. İşte Allah, hak ile bâtılı böyle misallendirir. Köpüğe gelince atılır gider (bâtıl da böyledir). İnsanlara faydası olan (öz kısım) ise yerde kalır (hak buna benzer). Allah, işte böyle misaller verir.

Bu ayetin 7 katmanlı (kozmoloji+biyoloji+jeoloji+bilgi+inanç+dost-siyaset) açılım ve açıklamalarını buradan okuyabilirsiniz:> Cüruf musun Atılacak, Cevher misin Tutulacak, R'ad 17

Aşağıdaki kısa videoda da bahsettiğimiz süreçleri izleyebilirsiniz:

Konuyla ilişkisi açısından 37. Sıradaki Saffat suresine bir göz atalım:

1- Andolsun o saf bağlayıp duranlara.
2- O haykırıp da sürenlere.
3- Ve o yolda zikir okuyanlara.
4- Ki sizin ilâhınız birdir.
5- O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir.
6- Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
7- Onu her inatçı şeytandan koruduk.
8- Onlar Mele-i Âlâ,  yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.
9- Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.
10- Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.

Klasik yanlış anlayışta, 1. ayetteki sıra sıra dizilmiş melekler şöyle olmalı
 

Ya 10. ayetten ne anlıyorlar, takip eden yakıcı alev?

Gerçekte neler olduğunu görelim mi:

1- Andolsun o saf bağlayıp duranlara.

52. sıradaki Tur suresine bakalım.

1. Yemîn olsun Tur’a. 2. Satır satır yazılmış o kitaba. 3. Açılıp yayılmış ince deri üzerine. 4. Beyt-i Ma‘mûr’a, 5. O yüksektilmiş tavana, kubbeye, 6. Yakılıp tutuşturulan denize ki;

Ayetleri tek tek resimlerle görelim:

Tûr = tepe, kule = Kuleler (Beden) ve Tepeleri (Kafa)

İnce deriye satır satır yazılmış kitap = beyin korteksi yayılmış hali, ince deri. bütün yaşamınız, her şey beyninizde yazıyor

Beyt-i Mamur = En güzel biçimde imar edilmiş, yapılmış ev : Beyninizin evi, kafatası
Beyin: insanoğlu olarak bildiğimiz evrendeki en muhteşem yapı 

Yükseltilmiş tavan, kubbe : Tavanı, kubbesi yükseltilmiş tek ve muhteşem insan kafası. 

Yükseltilmemiş tavanlar da burada:

Mısır'daki uzun kafaların sırrı büyük ihtimalle bu olabilir: Hz. Yusuf onlara öğrettikten sonraki dönemlerde, işin ilahi ve düşünsel, zihnen yükselme boyutunu artık unutan kraliyet ve firavun ailesi üyeleri, çocuklarının kafatasını böyle yükseltilmiş kubbeye çevirmeye uğraşan geleneği oluşturmuşlar. Böylece yüceldiklerini zannediyorlardı. 

Tavanlar, kubbeler hepsi bir arada

Yakılan tutuşturulan dolu deniz: ışıl ışıl sinapslerle dolu beyin
 

AŞAĞIDAKİ AYETİ OKUYUP, ŞİMDİ VERİLEN BİLGİLER DOĞRULTUSUNSA DÜŞÜNÜN.

Mü'min Suresi, 64. ayet: Allah, arzı sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size

Ayette sırayla ne deniyor: Arz, Gök ve ardından da "insanın suresi, şekli". Yani: İnsanın Kafası, Beyni/Zihin ve Bedeni.

Göklerde yükselmek ne demek biliyor musunuz? Bu muhteşem Beyt'i, yapıyı, evi yükseltmek ne demek biliyor musunuz? Algınızı, düşüncelerinizi, anlama kapasitenizi yükseltmek ve yüceltmek. Göklerin ne olduğunu anlıyor musunuz? Hz. İbrahim ve Hz. İsmail aşağıdaki ayette ne yapıyorlardı acaba, bunu derin derin düşünen hiç olmamış ne yazık ki...

Bakara 127. İbrahim ve İsmail Beytin (Evin -Ka'be'nin) sütunlarını, temellerini yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): 'Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin'

Bütün dünya bu ayetteki Beyt'in Kabe olduğuna inanmış. Yüksekliği 13 metre olan Kabe'nin 10 veya 12 metre olması ne anlama gelecekti, bunun ne önemi olacaktı acaba? Hz. İbrahim ve Hz İsmail düşüncelerinde, zihinlerinde yükselerek dua ediyorlardı, hüşu içinde olmak dediğimiz olaydır bu olayın gerçeği. Öylesine yüksekten düşüneceksiniz ki, uyanıkken rüyadaymışcasına dua edeceksiniz.

Hz. İbrahim ve Hz. İsmail için küçük bir sır daha vereyim. Herkes onları birlikte duvar işi, amelelik yapıyor zannediyor ya; onlar aslında birlikte değiller ve bir birleriyle baba-oğul ilişkileri de bulunmuyor. İsmail, gerçek ismi belirtilmemiş, "ismi yüceltilen kişi" anlamında, yani başka bir peygamberdir. Öyle ki, bu peygamber Hz. İdris de olabilir Hz. Muhammed de. 

Fatır 9. "Allah O'dur ki rüzgarları gönderir, onlar bir bulutu hjarekete geçirirler; ardından onu ölü bir beldeye iletiriz ve böylece onunla ölümünden sonra yeri diriltiriz. İşte yeniden diriliş de böyledir"

Gönderilen rüzgarlar = Nöron içinde Akım oluşumu başlar, Harekete geçen bulutlar = Nöron Vesikülleri hareketlenir, Ölü Yer = İnaktif Nöron Membranı. Vesikül (bulut) memran'a (yer) gidip bütünleşir ve bulutun içindekiler dışarı yağar. Yağan bu yağmur da bir sonraki yeri (diğer nöron membranı) harekete geçirir/diriltir.

Bakara 164.. . . İnsanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında,rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

İnsan Sinir Sistemi - Gece ve Gündüzün Birbiri Üzerine Geçmesi, Örtmesi
Uyurken beynimizde bilincimiz kapandığında, güneş batmış olur ve geceyi anlatır, uyanırken bilincimizin geri gelmesiyle de güneş doğar ve gündüz olur.

En’âm Suresi 96. O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).

Beynimizde bilinç kapanması Gece = Uyuma (düşünmemek), Dinlenme =>Bilinçsiz ve Hareketsiz       
Gündüz = Beynimizde bilinç açılması, Çalışma, Düşünme => Bilinçli ve Hareketli
                                       Gece = UYKU    Gündüz = UYANIK

Bakara 164. Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde,. . . düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

Yunus 6. Gerçekten, gece ile gündüzün ardarda gelişinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır.

Enbiya 20. Gece ve gündüz, hiç durmaksızın tesbih ederler/görevlerini yaparlar.

Hac 61. İşte böyle; çünkü Allah, geceyi gündüze bağlayıp katar ve gündüzü geceye bağlayıp-katar. Şüphesiz Allah işitendir, görendir.

Âl-i İmrân 27. "Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin."

Omurilikten çıkıp tüm vücudumuza yayılan tam 31 çift sinir ve tüm evrenin de tam 31 çift temel quantum yapıtaşından yaratılması...evrenin yapı taşlarının Kuran'daki analojiik detayları için:> tıklayınız

Bizi yöneten Gece ve Gündüz = Beyin ve Omurilik

Beyin katmanları, beynin korunması, düşünce oluşumu, karar verme süreci, vahiy, iletişim...

Şimdilik felsefe yapmaksızın ana başlıklarıyla verdiğim bu yazıyı, inşallah önümüzdeki günlerde detaylandırmak nasip olur. Vakit geçirmeden, önden kısaca paylaşmak istedim.

Devamında da kısmet olursa şunları ele alacağız inşallah: Beyin fırtınası, Kozmik fırtınalar... Dünyanın korunması, güneş sisteminin korunması, beynimizin korunma sistemleri. Hepsi aynı prensiple işliyorlar.

Ayette söylendiği gibi: Fussilet 53. Size kanıtlarımızı/delillerimizi hem ufuklarda, göklerde hem de kendi içinizde iyice göstereceğiz ki Yaratan'a kesin olarak inanasınız.

Yorumlar